24 Ekim 2010 Pazar

"organik"değil "doğal"pazar..

Perşembe günü hava çok güzeldi..Derin'le birlikte pazara gittik,köylü pazarına.Koca yaz her perşembe kurulan pazara gidip mis gibi domateslerin,salatalıkların fotoğraflarını çekmek istedim ama fırsat olmadı,hava da güzel olunca yazdan kalma bu güzel günü değerlendirdik.

Her şey o kadar taze,lezzetli ve doğal ki..Köylü teyzeler,amcalar ufacık kasaların daki sebzelerini,otlarını,meyvelerini satar dönerler evlerine,bir de bizim Eyüp abimiz var ki ondan özel poz rica ettik :) havucu ve turpları nefistir.



Derin ne tarafa bakacağını şaşırdı,o etrafı incelerken ben de bazen izin isteyerek bazen korsan bir şekilde çektim fotoğraflarımı,bir yandan da alışverişimizi yaptık,semt pazarlarında ki esnaflar asla ürünleri müşteriye seçtirmezler,bizim pazarımızda da teyze eline poşeti tutuşturur "Al kuzum kendin seç"der :)

Bu abladan balkabağı aldık,Derin'e çorbasını ve şeker kullanmadan haşlayarak pekmezle tatlandırarak ara öğün için tatlısını yapıyorum,yaptım.bayıldı :) Pırasa ve ıspanak 'ın tadına doyamazsınız,öyle ki pişirmeye kıyamazsınız :)
Aldığımız tazecik "organik"değil , "doğal"olan pırasalarımızı eve gelir gelmez pişirdim,umarım çocuklarımız büyüdüğünde bu  "doğal ürünler" ulaşılabilirliğini kaybetmiş olmazlar..

18 Ekim 2010 Pazartesi

Orada bir köy var uzakta..

Ben ilkokul çağındayken babamın "çocuklarımın haftasonu da olsa ayakları toprağa bassın"diye aldığı küçük bir köy evimiz var,Yassıhöyük-Gordion'da,ilk yıllar bizimkiler hevesle mis gibi domatesler,biberler,salatalıklar yetiştirirken,bizim büyümemizle sadece haftasonları gittikleri köye gitmez oldular,bir kişi hariç,Babam.
Babam her pazar orada tavukları,güvercinleri,köpekleri ile çok mutlu,annemi ikna edebilse yerleşir oraya.

Yaklaşık bir ay önce de evi,bahçeyi,tandır evini,ahırı (ki bir zamanlar hayvancılıkla da uğraşmış,kendi ineklerimizin mis gibi süt ve yoğurtlarını yemiştik)  düzenlemeye,oraya tekrar hayat vermeye karar verdiler.Buna en çok ben sevindim,Derin için..Bu restorasyon kararını duyunca,onun kazların,tavukların arkasından koşturduğunu,yumurtasını kümesten aldığını,domates,salatalık topladığını hayal edip çok heyecanlanmıştım (Henüz 10 aylık olsada :)
Pazar günü kardeşimin de gelmesi ile neler oluyor diye bir gidelim dedik.Bir gittik ki her yer her yerde,ustalar,tavuklar,kazlar ,gezinip duruyor :)Derin dayısının kucağında zor durdu,bıraksak kazların arkasından emekleyerek gidecek,tavşanı görünce de gözlerini açarak "uuuuuu"tepkisi verdi :P  mutfak yenilenmiş,kapılar takılmış ama çok iş var tabi daha,merakla ve heyecanla bekliyoruz tamamlanmasını.
Oraya kadar gitmişken babama hani bizim yumurtalarımız dedim,babamın "serbest gezinen tavuklarının" yumurtaları çok meşhurdur.Organik deyimi bana çok ticari geliyor,o yüzden "doğaldır"diyeceğim.İşte buyrun :

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Kaynaşma

Haftasonu Ata'lar buradaydı.Birbirlerini artık farkettiler,evde bir ses bir kıyamet,oyuncaklardan gelen sesler,giren çıkan,sıcaaak,biri uyanır diğeri uyur.Her anlarını fotoğraflamaya çalıştık,Aynı şehirde,hep beraber büyümeleri ne kadar iyi olurdu aslında ama biz de büyüdüklerinde üzerinde çok konuşabilecek kadar anı biriktirmeleri için elimizden geleni yapıyoruz,dostluklar mesafelerle sınırlandırılmazmış,umarım bunu becerebilirler..
Cumartesi akşamı yemeğe dışarı çıktık,kuzular henüz bizim yediklerimizden yiyemedikleri için onlar için kabak yemeği hazırladık.Yemekten sonra oyuncakçıya gittik,hayvan sesleri çıkaran gürültülü bir oyuncak aldı babannesi onlara (yakında babamız bozacak bu oyuncağı,buraya yazıyorum : ) Bir de Derin'e büyük bir Halka oyuncağı aldım,üzerinde minik bir ördek var su da yüzdürmek için,yine hem Derin'e hem Ata'ya su da oynamaları için minik bir tekne aldık,eve gelir gelmez banyosunu doldurdum,bayıldı bayıldı,ayaklarını ellerini nasıl çırpıyor keyiften,ee tabi 2 saate yakın açık hava,ordan 1 saat oyuncakçı market derken,üstüne banyo keyfi yapan Derin kuzu deriiiiin bir uykuya daldı :)
Pazar sabahı kahvaltıya gittik babannemize,suyla oynamanın insanları rahatlması üzerine geçen bir konuşmanın ardından,40 derece sıcak havanın da etkisiyle halamız küçük bir tas dolusu suyla geldi.Sonuç :

Resmen mest oldular,serinlediler..arkasından balkona geçince bu kez de ayaklarını soktular suya,sanırım Derin yüzücü olacak :) ayaklarını öyle bir çırpıyor ki,zaten doğduğundan beri banyoda huysuzlanmazdı,hatta bazen kendi banyosunda suyla oynadıktan sonra,bornoza sardığımda ağlıyor.
İşte bir haftasonu da böyle geçti,şimdi en yakın planımız Eskişehir'e gitmek.Bir Derin-Ata yeni macerasında daha buluşmak üzere :P

11 Temmuz 2010 Pazar

6.ay kontrolümüz

Derin 7740 gr 70 cm.Her şey yolunda.Gelişimimiz çok güzel,beslenme programımızı ve şeklimizi öğrendik.Doktorumuz Sevgi Başkan henüz kahvaltıya başlatmayacağını,yoğurt ve meyva pürelerine birde sebze püreleri ekleyeceğimizi,ardından çorbalara geçeceğimizi söyledi.Sebze pürelerine de aynen meyva gibi 1 tatlı kaşığı ie başlayıp,1 haftanın sonunda 1 çay bardağını bitirebilir duruma gelmeliymişiz,sebzeler haşlandıktan sonra irmik ya da pirinç ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyerek.
 İlk bir kaç denemede Derin sebzeden hiç hoşlanmadı ama yoğurt eşliğinde verdiğimde reddetmedi.
Buna ek olarak artık kucak faslının bittiğini,mümkün olduğunca yerde oynaması gerektiğini söyledi.Demir damlasına başladık  (Bu arada bu demir damlası lekesi ne yaparsanız yapın çıkmayan bir leke,fakat limon damlatıp,sonra makine de yıkayınca mucizevi bir şekilde çıkıyor :))
Muayeneden sonra Panora'ya uğradık,Mothercare %50 indirimi başladı,yaz için body kış için ayaklı tulum aldım.

19 Haziran 2010 Cumartesi

Kirlenmek güzeldir

Yenidoğanı yıkama fikri ilk zamanlar o kadar korkunç geliyordu ki,kızım 3 aylık olana kadar annem yıkadı,halbu ki,rahat yıkarsın diye ayaklı hortumlu banyolardan almıştı anneannesi ama,Burçin ve ben cesarat edemedik bir türlü,Derin tam 50 günlük olduğunda ben gribe yakalandım,fakat ne kadar korursanız koruyun,aynı havayı teneffüs etmeniz bile bulaşıcı oluyor,benden Derin'e bulaştı tabii,hem burun akıyor,hem öksürük başladı.bu arada babannemiz de hastalandı,ondan da Ata'ya geçti,kuzular küt küt öksürüyor.Hemen Sevgi Hoca'yı aradık,dersteymiş,ulaşamadık.Burçin'in aklına yaşadığımız ilçede ki poliklinikte ki çocuk doktoruna gitmek geldi,gitmez olsaydık..Bu değerli (!) tıp doktoru,kızımın ciğerlerini dinledi ve "Naptınız siz,nerde yatırdınız bu çocuğu,Bronşit,hatta Zaatürre başlangıcı,12 tane iğne yazıyorum"dedi ve biz olduğumuz yere yığılıyorduk.Ben ağlamaya başlayınca,"canım ne ağlıyorsun,aslında bir şurupla geçer ama işimizi garanti altına alalım"demez mi! 50 günlük bir bebek,12 tane iğne,zaatürre gibi bir hastalık söz konusu,kadın işini garantiye almaktan bahsediyor.Dinlemedik bile palas pandıras Ankara'ya! Bu arada Doktorumuzun muayenehaneye geçmiş olduğunu öğrendik.Muayenehaneye vardık ve hocama meslektaşının teşhisini anlattık,gayet sakin "bir bakalım" dedi.Uzun uzun ciğerlerini dinledi ve "Ciğerler temiz,zannediyorum mikrobik,sizden geçti büyük ihtimal,bir kan tahlili yapalım"dedi.Bir öksürük şurubu yazdı,ve eve gider gitmez Derin'i yıkayın dedi.Biz şok tabii.Sevgi Hoca'nın banyo konusunda ki hassasiyetini biliyoruz ama hastayken yıkayın demesine çok şaşırdık ,hemen kan verdik,eve varmadan sonucu için yardımcısı aradı.Sonuç : mikrobik gribal bir enfeksiyon.öksürük şurubuna hemen başladık,bir de buhar makinesi önerdi hocam,ve sık sık emzirin,çevreden aman emzirme sütün de mikrop geçer diyenler oldu ama sütten asla mikrop geçmezmiş  anne sütü öyle bir mucize ki bebeğin ihtiyacı ne ise one göre bir kimya geliştiriyor. Bu yüzden mama üreticileri hala"anne sütü"ne eş değer bir mama geliştiremedi.Böyle bir durumda yapılacak ilk iş sürekli olarak steril maske ile bebeğe bakım vermek ve el yıkamak olmalıymış.Eve varırvarmaz yıkadık kızımı,burnundan jel gibi bir akıntı geldi banyoda,resmen burnu açıldı,nefes aldı.Sabahına öksürük azaldı,akşama ise tamamen geçmişti.Ertesi gün halamız aradı.Ata öksürüyor!Hemen Sevgi Hoca'ya koştular,Ata'ya da sadece bir öksürük şurubu yazdı.Biz de O günden beri Derin'in banyosunu hiç ihmal etmiyoruz,hem kendisi de seviyor,özellikle şu yaz günlerinde,ne zaman huysuzlansa,uykusu gelse güneşlense doğruuu banyoya :)

18 Haziran 2010 Cuma

Ek gıda sorunsalı :)

Eveeeeet,Derin'de artık dünya nimetlerinin tadına varmaya başladı..5.ay kontrolümüzde ek gıda için biraz daha bekleme kararı almıştı doktorumuz ancak,kontrolden 1 hafta sonra Derin uyku saati geldiğinde korkunç bir ağlama krizine girdi ve bizde acaba aç mı diyerek mama hazırladık,mamayı günlerdir açmışcasına içti ve hemen uykuya daldı.Ertesi gün Doktorumuz Sevgi Başkan'ı aradım ve durumu anlattım,bunun bir kaç nedeni olabileceğini söyledi.Birincisi,gerçekten artık doymuyor olabilir,ikincisi,akşam saatlerinde sütüm azalıyor olabilirmiş,ki,bu çok mantıklı geliyor çünkü gündüz böyle bir sorun yaşamadık,üçüncüsü,eviniz çok mu sıcak diye sordu bende evet hem de çok dedim,susuyor olabilir,su ihtiyacını karşılıyor olabilir,su vermeyi deneyelim,durumda bir değişiklik olmaz ise 1 tatlı kaşığı şeftali,elma,armut,kayısı püreleri ile hergünmiktarı biraz arttırarak başlayalım,1 hafta sonunda 1 orta boy meyvayı bitirebilir duruma gelelim,bu sürede akşam 1 öğün mama yiyebilir,bir sakıncası yok,böyle devam edelim,daha sonra yoğurt,sebze püresi için konuşuruz dedi.
Ve sabahına 1 tatlı kaşığı şeftali püresi ile başladık,ertesi gün 3 tatlı kaşığı şeftali ( bu arada kaşığımız bebek mama kaşığı olduğu için tatlı kaşığından biraz küçük)3.gün elma denedik ama Derin suyunu sevdi,püresini sevmedi pek,elma konusunda ısrarcı davranmadım ben de.Zaten amaç meyvalardan faydalanmak değil,yutma refleksini geliştirip,yeni tatlar tanımak olacak.
Gelelim şu yoğurt meselesine,yakında Derin yoğurt yemeye başlayacağı için,yoğurt mayalama çalışmalarına başladım.UHT süt ve hazır yoğurtla yaptığım deneme çok başarısız oldu,doktorumuz Günlük süt ile her gün taze mayalamanızı isteyeceğim dedi.ikinci deneme de günlük süt ile,maya ise bebekler için özel üretilen yoğurt ile yapıldı.Sonuç;yenilebilir,yedirilebilir :)

8 Haziran 2010 Salı